YAŞASIN BÜYÜK USTA KARL MARX’IN 200. DOĞUM YILDÖNÜMÜ!
Los c. de İşçi Köylü Kurtuluşu Dergisi, que manejan la página Web ikk-online.org , la cual es una plataforma importante para aclaraciones del movimiento comunista en Turquía, especialmente del Comité Central del TKP/ML, han publicado ayer la traducción al turco de la declaración internacional con ocasión de la Campana Mundial por los 200 anos de Carlos Marx, que nosotros documentamos como sigue:
YAŞASIN BÜYÜK USTA KARL MARX’IN 200. DOĞUM YILDÖNÜMÜ!
YAŞASIN BÜYÜK USTA KARL MARX’IN 200. DOĞUM YILDÖNÜMÜ!
Bu yıl proletarya ve dünyadaki sömürülen
ve ezilenler, büyük Karl Heinrich Marx’ın doğumunun 200. yıldönümünü
kutluyorlar. Coşkulu bir tezahüratla, tüm dünyadaki biz komünistler
ideolojimizin kurucusunu kutluyoruz. Marx ve Marksizmle birlikte
insanlığın tarihinde bir bölüm açılmıştır. İnsanlık proletaryanın
ideolojisiyle donanmış olarak, toplumun ve düşüncenin yasalarını
bilimsel olarak anlayan ve böylece sınıflı toplumun ortadan kaldırılması
için bilinçli mücadeleye başlayan ve şanlı komünizme ilerleyen bir
süreç böylece yaratılmıştır.
Marx ve onun yakın arkadaşı Friedrich
Engels, sesini ilk kez şu sözlerle yükselttiler: Tüm ülkelerin
proleterleri birleşin! Öyle bir slogan ki, dünyanın dört bir yanındaki
milyonlarca işçinin devrimci mücadeleye atıldığı, komünizmin bayrağını
giderek yükselterek zirvelere taşıdığı ve Marksizmi en şiddetli
çatışmaların ortasında uygularken geliştirerek
Marksizmi-Leninizm-Maoizm’e dönüşümünü sağlamıştır. Hatta çoğunlukla
Maoizme, Marksizmin yeni, üçüncü ve en üst aşaması olarak
sentezlenmiştir. Rusya’da insanlığa yeni bir çağ açan Büyük Sosyalist
Ekim Devrimi’nin zaferinden 1949’daki Büyük Çin Devrimine ve ezilen
ulusların ve halkların sayısız zaferlerle dolu olan ulusal kurtuluş
mücadelelerine kadar, Çin’deki destansı Büyük Proleter Kültür
Devrimi‘nden günümüzdeki Peru, Hindistan, Filipinler ve Türkiye’deki
durdurulamayan Halk Savaşlarına kadar rehber olmuştur. Peru’da
karşı-devrimci rüzgara ve dalgalanmaya karşı yürütülen sert mücadelede;
Marksizm, Maoizmin ve Gonzalo düşüncesinin yenilmez bayrağı PKP (Peru
Komunist Partisi) ve dünya devriminin lideri ve Marx, Lenin ve Başkan
Mao’nun devamcısı Başkan Gonzalo tarafından yükseklere çekilmiştir.
Öğretilerin her şeye kadir olduğunu ve ölümsüzlüğünü örtbas edemeyen
gericiler ve revizyonistler, Marx’ı parçalara ayırarak ve onu bir
“kütüphaneci-entellektüel” ya da “hümanist” , “zehirli bir öç alıcı” ya
da “dogmatik” olarak tahrif etmek konusunda ısrar ediyorlar. Marksizmin
devrimci özünü boşaltma çabasında, eski ve yeni revizyonistler, sınıf
mücadelesinin ve proletarya diktatörlüğünün açık tanımıyla çatışıyorlar:
“Bana gelince, ne modern toplumda sınıfların varlığının nede aralarında
ki mücadelelerini keşfetmenin kazancını hak etmiyorum. Burjuva
tarihçileri benden uzun zaman önce bu sınıfların mücadelesinin tarihsel
gelişimini ve burjuva ekonomistleri de aynısının ekonomik anatomisini
ortaya koymuşlardı. Benim yeni yaptığım şey, 1. sınıfların varlığının
yalnızca üretimin tarihsel gelişiminin belirli aşamalarına bağlı
olduğunu; 2. sınıf mücadelesinin zorunlu olarak proletarya
diktatörlüğüne götürdüğünü; 3. Bu diktatörlüğün sadece tüm sınıfların
ortadan kaldırılması ve sınıfsız bir topluma geçişi oluşturmasını
kanıtlamaktı.” (1)
Başkaları kendini‚ dogmatik olarak
damgaladıklarına karşı durabilmek için ‘‘ anti-dogmatik‘‘ olarak
yansıtmaya çalışmakta, oysa ki damgaladıkları devamcıları olanlardır.
Onlar ki Marksizmi kararlı ve yaratıcı olarak devrimci pratiğe uygulayan
ve proletaryayı iktidarı eline almaya ve sosyalizmin inşasını sağlamaya
götürecek olanlardır: Lenin ve Başkan Mao.
Fakat sadece bir Marx vardır:
proletaryanın ideolojisinin parlak kurucusu; sınıf mücadelesinin
ideolojik, politik ve teorik temellerini yaratan ve onu Avrupa
burjuvazisine ve gericiliğe karşı savaşlarda yöneten proletaryanın büyük
lideri; devrimci şiddetin gerekliliğinin savunucusu ve proletarya
diktatörlüğünün; proletaryayı yoldan saptıran yanlış teorilere karşı
acımasızca mücadele eden; tüm hayatını proletaryanın çıkarlarına adayan
ve tek arzusunun proletaryanın gelişmesi olan tutkulu devrimci.
Revizyonistlerin büyük Marx’ın imgesine attığı pisliği ortadan kaldırmak
ve onu, sınıfımızın ilk büyük lideri olarak proleter kitlelere geri
vermek Marksist-Leninist-Maoist parti ve örgütlere kalmıştır.
Bazı revizyonistler Londra
kütüphanesinde tutsak olan bir Marx’ı resmetmektedirler. Proletaryaya
ihanetlerini, Marx’ın muazzam bilimsel çalışmalarının arkasına
saklanarak, proletarya ile ezilen kitleleri iktidarı ele geçirmek için
yönlendirmemelerini, teslimiyet ve becerisizliklerini haklı çıkarmaya
çalışıyorlar. Masa revizyonisti Avakian, çalışmalarını Marx’ın Londra’da
bilimsel çalışma ve Kapital’in düzenlemesine adadığı yıllarla
kıyaslayarak hayal kurmaktadır. Kapital, Kapitalist kârın köklerini,
artı-değeri (mevcut kapitalist ekonominin çekirdeğini) ve proletaryanın
eski üretim güçlerini silip süpüreceğini ortaya koyan, bir çalışmadır.
Marx’ın dediği gibi: “Benim asıl görevim, işçi sınıfını, yeterince
sağlam ve geniş bir teorik temelle geride bırakmak, gelecekteki
örgütleri için bir payanda ve bir cephane olarak hizmet eden düşüncelere
karşı, burjuvaziye karşı yürütülen mücadele için gerekli silahları
oradan alabilmesi içindir.”(2)… “Devrimin başarısını sağlamak için,
düşünce ve eylemin birliği gereklidir. Enternasyonalin üyeleri bu
birliği propaganda, tartışma ve örgütlenme yoluyla yaratmaya
çalışıyorlar… “(3) Marx, kendini bilginlik veya şöhret uğruna bilimsel
çalışmalara adamadı, tam tersine,- muhaliflerinin acımasız saldırılarına
ve yoksulluk artı hastalık nedeniyle büyük fedakârlıklar yaparak – bunu
tek amacı olan proletarya ideolojisinin teorik temelini oluşturmak,
işçilerin davasının vazgeçilmez gerekliliği için politik mücadele ve
örgütlenmenin teorik temelini oluşturmuştur.
Hiçbir şey Marx’ın gerçekliği ve
Marksizm’den, Marx’ın kitlelerden ve devrimci mücadelelerden uzak
yaşadığını düşünen ve iddia edenlerden daha fazla uzak değildir. Marx
daima kararlı bir devrimci olmuştur. Bunu, Sol Hegelcilerin gazetesinde,
Komünist Ligi’nin önderliğinde, Almanya’daki 1848 devrimine
katılımında, yaşamı boyunca proletaryanın çeşitli liderleri ile
yürüttüğü titiz yazışmalarında, sürekli yayınlanan sabit
açıklamalarında, makalelerinde ve ara sıra yayınlanan kaleme aldığı
ajitasyon yazılarında, birçok ülkenin komünist partilerinin kurulduğu ve
proletaryanın ideolojik temeIini oluşturan I. Enternasyonalde görmek
mümkündür. Marx’ın cenaze töreninde Engels şunları söyledi: “Marx her
şeyden önce bir devrimciydi. Kapitalist toplumun ve onun yaratmış olduğu
kurumların yıkılmasında şu veya bu şekilde katkıda bulunmak, modern
proletaryanın kurtuluşuna katkıda bulunmak, ona önce içinde bulunduğu
durumun ve ihtiyaçlarının ve kurtuluşunun koşullarının bilincini vermek,
onun gerçek yaşam mesleğiydi.” (4)
Hatta bazıları kitleleri, Marks’ın
hümanist ve pasifist bir teorisyen olduğunu söyleyerek yanıltmaya
çalışıyor. Proletaryanın ideolojisinin kurucusu şöyle demiştir: “Şu anda
proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişki sınıfın sınıfa karşı
mücadelesidir, en yüksek aşamasına getirildiğinde tam bir devrim
anlamına gelen bir mücadeledir. Bu arada, sınıf çatışmasına dayanan bir
toplumun, insanın insana karşı mücadele etmesinin son çare olmasına
şaşırmamız gerekiyor mu? ” 1848 Alman devrimlerindeki proletaryanın
deneyimine ve özellikle de 1871’de görkemli Paris Komünü’ne dayanarak
Marx, anlayışını geliştirdi ve eski burjuva devlet mekanizmasını
devrimci şiddet tarafından yok edilmesini ve proletaryanın
diktatörlüğünü kurma ihtiyacını net ve berrak bir şekilde sentezledi.
“Her şeyden önce, Marx Gotha programının
devlet ve toplum arasındaki ilişki sorununa getirdiği karışıklığı
ortadan kaldırıyor. […] ‘Kapitalist ve komünist toplumlar arasında’
diyor Marx ve devam ediyor ‘diğerinin devrimci dönüşüm dönemidir. Aynı
zamanda, proletaryanın devrimci diktatörlüğünden başka bir şey de
olamayacak olan bir siyasi geçiş dönemine karşılık gelir.’ “5
Bugün Marx’ı Halk savaşının evrensel
geçerliliğinin karşısına koymaya çalışıyorlar. Bazı ülkelerde, Halk
Savaşı’nın başlatılması için herhangi bir koşul olmadığını -ya da halkın
savaşını kitlesel bir politik grev ya da ayaklanma olarak- tasvir etme
fikrini gözden geçirdiklerini ve bu sürecin hazırlıklarının dar görüşlü,
maceracı ve kitlelerden yalıtılmış olduğunu iddia ediyorlar. Marx,
“devrimin itici gücünün gerçekliğin kendisi değil, iradenin olduğunu”
ifade ederek o devrimcileri keskin bir biçimde eleştirdi.7
Tam olarak da gerçekliğin statüko olmadığından da eleştirilerini yaptı.
Tarihsel ve politik gelişme, eşitsiz bir gelişimde devrimci bir hal
aldı ve Proleter Dünya Devrimi’nin stratejik saldırısına yol açtı. Bu
durum, militanlaştırılmış Komünist Partilerinin halk savaşlarını en
hızlı biçimde başlatılması için yeniden oluşturulmasını / kurulmasını
gerektirmiştir. Bugün siyasal geniş kitle grevini veya isyanı bir devrim
stratejisi olarak vaaz edenler – hatta bazıları tarafından emperyalist
ülkelerde Halk Savaşı’nın stratejisi olarak da adlandırılmaktadır-
gerçekte çatışmanın gerekliliğini silikleştirerek eski tanıdık
oportünist yol olan, güçlerin barışçıl biçimde güç biriktirme yolu ile,
parlamentarist kretenizmin ön oyunu olarak savunanlardır.
Yine de, insan aktivitesinin enerjik
ilkesini, “aktif tarafı”, idealizmden kurtardı ve materyalizme
dönüştürdü, tüm kısıtlanmış materyalistleri reddetti ve gerçekliği
dönüştürmek için aktif bir devrimci pratikte ısrar etti. Bugün
kitlelerin kademeli olarak silahlandırılmasında ve onun iktidar
mücadelesi savaşının içinde birleşmesinde gerçekleşti. Marx ayrıca
şunları söyledi: “İşçi sınıfına; on beş, yirmi, elli yıllık iç savaş ve
halk savaşından geçmelisiniz, sadece gerçeği değiştirmek için değil,
aynı zamanda kendinizi de değiştirmek için, onları güce kavuşturmak için
dediğimizde, siz şöyle diyorsunuz: ya doğrudan iktidara geliriz ya da
uyumaya gideriz.” (8). Dar görüşlü ve kitlelerden kopuk olanlar,
Marksizm-Leninizm-Maoizmi kuşanmış, ilgili ülkelerin gerçekliğine
uygulanan, askerileşmiş bir Komünist Partisi olmadan silahlı mücadeleyi
başlatan ya da geliştirenlerdir. Bu şekilde bir silahlı mücadele
savunucuları, er ya da geç, “uyumaya git” diye vaazlar verecektir.
“Barış” sözleşmeleri ve gericilik önündeki teslimiyetlerini ve böylece
tarihsel ve politik eğilimin devrim olduğu kisvesi altında Emperyalizmin
genel krizini hafifleştirmeye yardım edecektir.
Marx, I.Enternasyonal yıllarında farklı
ülkelerde ki işçi hareketlerinin birliğini sağlamayı başaran,
proletaryanın öncüsüydü. Bu oluşum, Proletaryanın ilkelerinin sağlam
savunucusu ve uzlaşma karşıtlığını savunan bir birlikti. 1. Enternayonal
Bakunistler tarafından otoriter ve başkaları tarafından ise bölücü
olarak suçlanmaktaydı. Marx için ise, I. Enternasyonal tarihi misyonunu
yerine getirmişti ve en iyisi ilkesiz bir birlik tarafından öldürülmeden
sonuçlanmasıydı. Bugün, dağınık olan Uluslararası Komünist Hareket
ancak Marksizmin ilkelerine dayanan bir yaklaşımla ile
gerçekleştirilebilir. Bu demektir ki, birleşik Maoizm anlayışı
temelinde, dogmatizme düşmeden, her ülkenin somut koşulları içinde
yaratıcı bir uygulamayla ideolojik temelini bulan, halk savaşını
başlatacak olan ve yürüten Komünist Partilerinin yeniden yapılanma /
oluşması için yol gösterici bir düşünce olarak görülmelidir.
Marx‘ın her zaman proletaryanın
sarsılmazlığına güveni vardı. Ve asla, ilk savaşımlarında ki yaptığı
yanlışlar sırasında dahi – bilimsel olarak kanıtlanmış -, tarihsel
misyonunun kapitalizmin mezar kazıcısı olduğuna yönelik hiç şüphesi
olmadı. Umutsuzluk ve yılgınlığa düşmekten çok uzakta olarak, onun
geçici yenilgilerden dersler çıkartarak Marksizmi zenginleştirmek ve
bunun da ötesinde revizyonizme karşı mücadele için de temelleri
oluşturmaya çalıştı. “Birkaç istisna bölüm hariç, 1848-1849 arası devrim
yıllıklarının her önemli bölümün başlığı: ‘Devrim yenilgisi!’ başlığını
taşıyordu. Bu yenilgilerde yenilen şey devrim değildi. Devrim öncesi
geleneksel uzantılar, henüz keskin sınıf karşıtlığına dönüşmemiş olan
toplumsal ilişkilerin sonuçlarıydı- Şubat Devrimi öncesi Komünist
partinin kendini arındıramadığı kişiler, yanılsamalar, fikirler,
projeler- bundan Şubat Zaferi değil, sadece bazı yenilgiler kendini
arındırabildi.‘‘ (9)
Marks’ın bu analizini Proleter Dünya
Devrimi’nin tüm çağına uygularken, karşımızda muazzam bir şekilde
güçlenmiş bir proletaryayı görüyoruz. Proletarya, Devrim ve karşı-devrim
arasındaki mücadelede Marksizm-Leninizm-Maoizm ile kazanımlar elde
ederek ve güçlenerek çıkmıştır. Emperyalizme ve gericiliğe karşı güçlü
ve kanlı mücadeleler vermenin yanında, oportünizme ve revizyonizme karşı
mücadele de onun ayrılamaz bir parçası olarak, çıkmıştır.
1879’da, yıllar sonra tarihteki ilk
revizyonist olarak vaftiz edilen E. Bernstein, “Sosyalist Hareketin
geçmişine bakışda” da, Marx’ın 1848 devriminde kınadığı ve yenilmiş
olarak ilan ettiği devrim öncesi fikirleri yeniden canlandırmaya
çalıştı.
Marx ve Engels mücadeleye girişerek
Kopuşlarını şu sözlerle ifade etti: “Bizim somutumuzda, tüm
geçmişimizden sonra bize açık tek bir yol var. Yaklaşık 40 yıl boyunca
sınıf mücadelesini tarihteki bir sonraki itici güç olarak gördük ve
özellikle de burjuvazi ile proletarya arasındaki sınıf mücadelesini
modern toplumsal dönüşümün büyük kolu olarak vurguladık; bu nedenle bu
sınıf mücadelesini hareketten silmek isteyen insanlarla asla birlikte
hareket edemeyiz. ”(10). Bugün, Uluslararası Komünist Hareketin son
dönemlerini değerlendirmesi gibi beklemekte olan bir görevi, ancak
kamplar arasında kalın çizgiler çizerek, ‘‘yenilgiye uğratılan‘‘ yeni
revizyonizmi reddederek ve Maoizm’in daha derin bir anlayışında
birleşerek, oluşturarak gerçekleştirmek mümkün olabilir.
Komünist Manifesto ve I. Enternasyonalin
Proletarya için çağrısı açıktı: iktidarı ele geçirme ve proletaryanın o
anki çıkarlarını bu hedefe tabi kılma ve momente göre nihai hedefi
gözden kaybetmeden uygun taktikleri seçmek. Bu nedenle Marx her an için
proletaryanın taktiğini ve toplumun diğer sınıflarıyla olan
ilişkilerini, büyük bir ustalıkla belirledi: Rekabetçi kapitalizm (henüz
tekelci, asalak olmayan) dönemlerinde ki refah zamanlarında, işçilerin
mücadelelerini ve maaşlarını Sınıfın “gelecekteki mücadeleye” ve “nihai
hedefe” hazırlaması için gerçek iç savaşlar olarak gördü. “Siyasi çıkmaz
ve burjuva meşruluğun egemenliği” (11) döneminde yasallığın
(meşruluğun) kullanılmasını savundu, ancak Alman Sosyalist Partisini
Almanya’daki Sosyalistlere karşı yürürlüğe koyulan olağan üstü hal
yasası sonrası kararlılıkla illegaliteye çekilmediği için şiddetle
kınadı.
Marks, Proletaryanın burjuvaziyle ve
köylülükle olan ilişkisine yönelik, demokratik devrimin henüz
gerçekleşmediği noktada, daha sonradan Lenin ve Başkan Mao Zedung’un
geliştirdiği ancak bu gelişmeye rehberlik eden, çok değerli analizler
yaptı. Burjuvazi için “kendine güveni olmayan, halka karşı güvensiz,
üste doğru mırıldanan, aşağıya doğru titreyerek.”(12) tespiti yapmıştır.
Köylülüğe dönük Lenin şunu ortaya koymuştur: “Almanya’daki demokratik
(burjuva) devrimin tamamlanmadığı dönemde, Marx, sosyalist proletaryanın
taktikleri noktasında tüm ilgiyi köylülüğün demokratik enerjisinin
açığa çıkmasına yöneltti.” (13) ve Lenin; onun, o dönemin
Revizyonistlerinin gömmeye-yoksaymaya çalıştığı, “Almanya’daki her şey,
proleter devrimin Köylü Savaşı’nın bir tür ikinci baskısıyla
desteklenmesi olasılığına bağlı olacaktır.” 14 söylemini tekrarladı.
Bu yıl, Marx ve Engels tarafından
tasarlanan, proletaryanın programı olan ve günümüzde de ilkelerinin
doğruluğu ve gerçekliği geçerli olan ve halen uygulanması gereken
Komünist Parti’nin manifestosunun yayınlanışının 170. yıldönümü. 170.
yılında bir kez daha manifestonun çağrısını tekrarlıyoruz:
“Komünistler görüşlerini ve niyetlerini
gizlemeyi redederler. Açıkça, amaçlarının ancak önceki toplumsal düzenin
şiddetle devrilmesiyle sağlanabileceğini beyan ediyorlar. Varsın egemen
sınıflar komünist bir devrim önünde titresinler. Proletaryanın
kaybedeceği hiçbir şey yok zincirlerinden başka. Kazanacak bir dünyaları
var. ”
Bu nedenle proletaryanın bir devinin
doğuşunu kutluyoruz. İnsanlığın en gelişkin deneyimlerinden esinlenen –
Alman klasik felsefesinden, İngiliz politik ekonomisinden ve Fransız
sosyalizminden – ve aynı zamanda bunlarla mücadele içerisinde bunları
ustaca sentezleyip öne çıkararak proletaryanın bütünlüklü bilimsel
ideolojisinin gün ışığını görebilmesini sağladı. Ve bu perspektifle,
yıllarca süren sınıf mücadelesi ve iki çizgi mücadelesine
Marksizm-Leninizm-Maoizm ve evrensel olarak geçerli olan Başkan
Gonzalo’nun katkıları oldu.
Komünistlere bağlı Maoizmi yüceltmek,
savunmak ve uygulamak. Emperyalizme bağımlı ve onun egemenliği altındaki
ülkelerde –Ülkelerin ve kitlelerin ezici çoğunluğu bu egemenlik
altındadır- Yeni demokratik devrimi gerçekleştirmek ve kesintisiz olarak
Sosyalizme yürümek, gelişmiş Kapitalizmin hakim olduğu ülkelerde
Sosyalist devrimleri gerçekleştirmek ve ard arda kültür devrimleri ile
geri dönüşleri önlemek, Sosyalizmi geliştirmek ve Komünizme geçişi
garanti altına almak görevi önümüzde durmaktadır. Ve bu ancak
emperyalizme ve eski ve yeni revizyonistlere karşı, ve yeni ifadesi ile –
Peru‘nun sağ oportünist çizgisi tarafından sistematikleştirilmiş ve
yapılandırılmış, bu arada kendi revizyonist parti örgütleri ile, Peru
Komünist Partisinin ismini gasp etmeyi hedefleyen, ve Cephede seçim
dernekleri olan Movadef ve Fentep ile- ve Avakian ve Prachanda gibi
diğer akımlarına karşı, amansız ve aralıksız bir mücadele ile mümkün
olabilir
Maoizmi yol gösterici ve yeni büyük
proleter dünya devrimi dalgasının bir talimatı olarak hayata geçirmenin,
çoğaltmanın ve geliştirmenin mücadelesini yürüterek büyük Marx’ın
doğumunu ve Komünist Partisi Manifestosunun 170. yıldönümünü kutlayalım.
Çünkü bu Marx tarafından başlatılan destanı, altın çağ Komünizmi, Halk
savaşları yoluyla gerçekleştirebilmek ve Proletaryanın Enternasyonalini
yeniden inşa edebilmek için; bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!
Yaşasın onun ustaca ve solmayan çalışması!
Yaşasın Komünist Parti Manifestosunun 170. yıldönümü!
Yaşasın Proletarya enternasyonalizmi!
Başkan Gonzalo`nun yaşamını ve sağlığını Halk Savaşıyla Savun!
Kahrolsun Emperyalist Savaş!
Yaşasın Halk Savaşı!
Komünizme Kadar Halk Savaşı!
Brezilya Komunist Partisi (Kızıl Fraksiyon)
Peru Halk Hareketi (Yeniden inşa Komitesi)
Ekvator Komunist Partisi – Kızıl Güneş
Şili Komunist Partisi Kızıl Fraksiyonu
Kolombiya Komünist Partisi Yeniden İnşa Maoist Örgütü
Meksika Komünist Partisi’nin yeniden inşası için Devrimci Çekirdek
Kızıl Bayrak Komitesi- Almanya (BRD)
Şubat 2018
KAYNAKLAR:
- Marx’ın Weydemeyer’e mektubu, 05.03.1852
- Alıntı: Jose Mesa’nın , ‘Felsefenin sefaleti’ önsözünün ispanyolca çevirisinden,1981
- Başkan Gonzalo’dan alıntı, ‘Parti inşası’, 1976
- Engels’ in Markx’ın mezarı başındaki konuşmasından, 1883
- Marx’ın ‘felsefenin sefaleti’ den alıntı, 1847
- Lenin: Devlet ve Devrim
- Marx, Komunistler Birliği MK toplantısı 1850, Franz Mehring den alıntı Karl Marx: yaşamının hikayesi
- Marx, Fransa’da sınıf mücadeleleri 1848 den 1850’ ye kadar, 1850
- Marx ve F. Engels, Bebel, Liebknecht, Bracke ve diğerleri için ‘dairesel mektup’, 1879
- Lenin’den alıntı; Karl Marx, 1914
- Marx’ın F. Engels’e mektubu, 16.04.1856